bugün

entry'ler (3878)

uyumak istememek

2 yıl sonra sözlüğe girip bu entryi yazmama sebep olan durum.

Bir daha gelmeyecek eski güzel günler gibi, her şeyin yeni olması beni çok üzüyor

parasite

başından sonuna kadar toplumsal sınıf göndermeleri yapan, burjuvadan daha çok fakir sınıfı eleştiren film. fena değil.

ittihat ve terakki

Türklüğünü unutmuşlara Türklüğünü hatırlatan, Türk'ün Türk yurdunda Türk adıyla bir cumhuriyet kurabilmesinin önünü açan vatansever oluşum.

türkiye siyaseti

Sma hastası çocuklara destek olunsun diyen insanları bile terörist ilan eden bir mekanizmadır.

derdini kimseyle paylaşmayan insan

içini çekip, içine bir yerlere saklamak daha kolaydır çünkü.

Başkasının acıyan, teselli eden gözlerine katlanamayanlar için normal bir durumdur.

longestday in isyanı

zor bir çocukluk geçirdiğimi düşünmeye başladım.

''bu küçük sürprizlerin içinde canımı en çok acıtan playstation'a indirdiğim torrent oyunun yüzde 99'da hata vermesi oldu. hayata küstüm, ergen triplerine girmeyi bile düşündüm. okul servisinde kulaklıkla müzik dinlerken dışarıyı seyretmeyi bile deniyordum ki şarjım bitti. bu ipneliği de yaptı hayat bana. hayat benden bir şey almadı, hayat bana oyunlar oynamadı, hayat direkt olarak sikti beni.''

parasız eğitim yalanı

10 yıl önce büyük duygu patlamasıyla yazmış olduğum epik yazı. 17 yaşıma rağmen beklediğimden az salaklık içeriyor, son kısım baya berbat. tek tip kıyafet uygulaması türkiye gibi gelir dağılımı aşırı bozuk ülkelerde kesinlikle olmalı *

the offspring

lisede punk müzikle tanışmama vesile olan güzel grup. lise biteli 8 sene geçti hala dinlerim, o zamanlar ingilizcem yoktu anlamazdım; anladıkça daha da güzelleşti şarkıları.

aramızdaki en uzak mesafe

öteki'dir.

insanın insana arasındaki en uzak mesafesi, karşısındakini öteki olarak gördüğü andır. öteki yaratmadan yaşamayı öğrendiğimizde robotlara dönüşeceğiz. yani insanın kaderi, birbirine bulunabileceği en uzak noktada yaşamaktır. mecazen.

o yüzden söylemiş zaten sartre hell is other people diye. other people olmasaydı kitap yazmazdı ama, ötekiye hem muhtacız hem de en büyük sorunumuz.

per petterson

başarısız bir günün ardından kitap fuarında çalışan bir öğrencinin önerisiyle aldığım 3 kitabını da severek okuduğum norveçli yazar.

soğuk havalarda insanları izlemek her zaman hoşuma gitmiştir, kitapları okurken soğukta oturmuş üşüyen insanları izler gibiydim.

please please please let me get what i want

the smiths şarkısı.

sözleri güzeldir. 01:58 şarkısı.

sokak lambası

10 yıllık hayal kırıklığımın şahidi.

yıllar geçiyor, insanlar gelip gidiyor. bakış açıları değişiyor, fikirler evriliyor. hastalıklar geliyor, ömürler bitiyor.

tek bir şey değişmiyor, sokağın karşısındaki sokak lambası ve 5. katın camından ona bakan boş gözler. başka bir sokak lambasına başka bir evin camından bakmayı çok isterdim. insan bazen göz göze geldiği sokak lambasını bile seçemiyor, aciziz.

gecenin sonuna yolculuk

usta birliğinin ilk gecesinde okumaya başlayıp 1 hafta içinde bitirdiğim kitap. kendini tuşlu telefonun ışığıyla yorganın altında okutacak kadar güzeldir.

şimdi terhis olup her şeye yeniden başlamaya söz verdiğim günün üstünden 1 buçuk yıldan fazla geçti. yeniden başladığım tek şey, yeniden başlamaya çalışmak.

the man who sold the world

sürekli zihnimde çalan nirvana şarkısı.

who knows?
not me
ı never lost control.

kontrolü kaybetmek de hayatının kontrolünü elinde tutanlara özeldir belki de.

ayrıntı yayınları

nitelikli kitapları güzel çevirilerle basan yayınevi. instagram hesaplarından arada sırada garip paylaşımlar yapıyorlar.

the office

çok geç izlemeye başladığım ve şu günlerde sürekli izlediğim dizi. gerçekten her anlamda çok başarılı.

metis yayınları

bilim serisi başlığı adı altında bastığı bütün kitaplar çok kaliteli içeriklere sahip. kötü bir web siteleri var ve yıllardır değiştirmiyorlar. Türkiye'nin sahip olduğu az sayıda nitelikli yayınevinden bir tanesi.

yordam kitap

başarılı çevirilere sahip yayınevi.

bu yayınevinden kitap alacaksanız kendi sitelerini kullanmanızı öneririm. ayrıca ara sıra hasarlı kitapları çok uygun fiyattan satıyorlar, hasarlı dediği kitapların coğunda hiçbir hasar yok.

aslında hayatın çok saçma olması

hayat var olmadığında saçma olan şeylerle de tanışma fırsatı bulamayıp, saçma yaftasını hayata yapıştıramayacağımızı düşündüğümüzde çok da saçma olmadığını görürüz hayatın.

hayat bir insana kötü geliyorsa, iyiyi tecrübe ettirmiştir.
hayat bir insana saçma geliyorsa, saçma olmayanı tecrübe ettirmiştir.
hayat bir insana boşa geliyorsa, işe yarar hissettirmiştir.

hayat olmasaydı düşünmenin ve dile getirmenin bile keyfine varamayacaktık. iyi ki varsın hayat.

yazarların en sevdiği yemek

yoktur.

hayata karşı hissedilen ilgisizliğin ürkütücü boyutlara vardığını hissetmeme sahip olan başlık oldu.
en sevdiğim bir yemek yok.